acentalar aracılığıyla gidildiğinde genelde sorun olmuyor diyorlar ama bilemem tabi.

ülkesine göre değişir. ama çalışmayana göre daha avantajlısınız.

daha kolay verirler gibime geliyor. işinize geri dönmek zorunda olduğunuz için.

tek kıstas çalışıyor olman değil vize alırken ama işyerinden alacağın "şu şu tarihler arasında izinlidir, maaşı şu kadardır, icra yoktur" yazılı imzalı mühürlü belge işine yarayacaktır.

çıkmaz

bekleyen çok hatta çıkar ama 35 ne lan?

bi de haberde demişler ki 35 üstü olacak 200 bin kişi faydalanacak. 35 ve üzeri bekleyen 200 bin kişi varsa o zaman 3-5 milyon kaçağımız vardır herhalde. bir saçmalık var bu işte.

çıkmaz. çıkmayacak.

yıllardır böyle bir baskı var türkiye'de.bu bedelli askerlik bugün çıkmazsa bile yarın muhakkak çıkacaktır.çünkü bunu çeşitli nedenlerden dolayı bekleyenler var.bu taleplere kimsenin kulak tıkayacağını zannetmiyorum.öyle yada böyle türkiye'de gizli bir ekonomik kriz var.ve bu parasal anlamda bir ihtiyaç doğuracaktır.bedelli askerlik çıkacaktır mutlaka.fakat ne tür bir hukuki altyapısı olur bekleyip göreceğiz.herhalde 35 yaş ve üstü için mutlaka düzenleme yapılacaktır.

sözlükteki başlıkta da yazıyor aslında. son bedelli 99'da çıktı, 35'in üzerinde olan ve askerliğini yapmamış kaç kişi olabilir ki?

Bir yurtdışı alışverişi olarak teknoloji ürünleri, bu bağlamda iPad vs...

kendmden kastın ben isem psp.

nook color ya da kindle alırdım.
amerika'da çocukluğumun şekerlemesi olan redvines'tan paket paket alırdım.
şunu alırdım bilgisayarıma yapıştırmak için; www.etsy.com

edit: parfüm alırdım, nşa duty freeden alıyordum ama geçenlerde mağazada bakayım dedim ve fiyatlar çılgın!

oje alırdım!!! chine glaze'ler falan mazi oldu şu saçma kozmetik yasası yüzünden. yastayım.

nike amerika'ya custom ürün yolluyor web sitesinden. kendime özel bir hi dunk alırdım.

ayakkabi +1
xbox kinect
taze blueberry
parfum

canin sagolsun sen gel yeter :P

en temizinden kindle dx alirdim,iphone alirdim,ipad alirdim,harvard tisortü alirdim.

satmak için de besin takviyesi getirebilirsin, gnc bile getirmiyor şu anda çoğu ürünü. hem yükte hafif pahada ağır.

Macbook pro.

Kulaklık... Çok ucuzlar orada buraya göre. Stüdyo tipi kulaklıkları çok iyi fiyatlara temin edebilirsin. Bir de Kindle alabilirsin. Aldığıma pişman olmadığım yegane şeylerden. :)3G'lisi çalışmıyor ama, sadece Wi-Fi.

ps3, ipad, kılık kıyafet, ayakkabı, kitap..

The Beatles Mono Vinyl Box Set ve Stereo Vinyl Box Set.

GMC Suv.

TUIK?
gayriresmi diye bisi de yok hem, tek enflasyon orani var

adres satırına ekşiduyuru yerine direk son beş yılın enflasyon oranları yazsan bence baya bi sonuç çıkar çünkü ben denedim çıktı.

www.google.com.tr

www.kpmgvergi.com

canım kardeşim, google hatırlatması için eyvallah aklıma gelmemişti! lakin benim derdim daha çok gayrıresmi tarafıyla... yani adam yüzde yedi demiş ama alım gücüne bakıyorsun yüzde otuz kırk azalmış kağıt üstünde yüzde yedi gözükse de... ama yine de google hatırlatması için saol vizyonum genişledi...

gayri resmi enflasyon oranı nedir abi? sende bizi aydinlat.

sendikaların sayfalarını dolan. onlar senin dediğin tipte araştırma yapar. ancak onun adı da gayri resmi enflasyon değildir. asgari ücretin olması gereken seviyesinin yayınlandığı haberleri tara, aradığın şeyi bulacaksın. üşenmesem hatta arayıp buraya koyardım ama ben senden de üşengeçmişim meğer.

gayrıresmiden kastım adamların enflasyon için kullandıkları bi sepet var çoğu anlamsız... buna göre oranlıyorlar... adam oradan yüzde 7 çıkarıyor ama dışarıda alışverişe çıktığında bi sene önce aldıgın domates tutacağın ev bindiğin dolmuş ücreti ne bileyim gideceğin sinema yüzde on yirmi zamlanmış oluyor... bunun gibi...

çok ısrar ettiler, bi kere baktırdım. şüpheci yaklaştım ve benim hakkımda hiçbişey bilemedi aşağı yukarı... oysa ki benden önce ve sonra inanarak giren çıkan kız arkadaşlar ayılıp bayıldı "ay herşeyi bildiiiiii" filan diye...

doğum tarihi sorabiliyor. anne veya baba adı, memleket sorabiliyor bildiğim kadarıyla

Cok baktirdim, hem amator, hem parayla bakan cok meth edilenlere.
Genelde gecmisle ilgili tutturduklari oluyor, hatta bir tanesi isimle vs degil ama tamamen olani anlatmisti. Ama aynisinin gelecek icin soyledikleri tutmadi. Gelecekle ilgili bilemiyorlar, gecmiste bir ise yaramiyor.
Benim gittigim falcilardan aglayarak cikanlar, ebeveynlerinin bile unuttugu dogumda kendine fisildanan gobek adinin soylendigini soyleyenler oldu. Bir de kayip esyalarin yerini vs soyluyormus.
Kahve fincanina bakmiyor bile hepsi, gozunu kapiyor, duvara bakiyor, siraliyor. Uc harflileri varmis diyorlar. Bazen tarot karti da actiriyorlar kahve fali olmasina ragmen. Dogum tarihi ana adi soruyor. Bazilari cok uyanik, evli misin diye soruyor once, sonra degilsen, evleneceksin diye gidiyor.
Netice: Ben bir sey elde edemedim ama elde edenlere sahit olanlara sahitim. 10-15 milyon arasi genelde. Zevkine baktiriyorum yilda 6 ayda bir. inanmazsan olmuyor diyorlar, enerji isiymis.

hamileliğimden önce çok bakmıştım geyiğine. önce uzuuuun uzun fincanı incelersin. karşındaki heyecandan kıvranır falan. sonra şekillerden abuk sabuk benzetmeler çıkarırsın. zaten baktıran kişi farkında olmadan sana süper ipuçları verir.

örnek diyalog:

" - bi yol görünüyor amaaa..
- aaa amasraya gidelim diyoduuuuk
- evet deniz kenarına doğru bir yol var.
- ay biliyo vallahhii" gibi...

metro da var ama çok tavsiye etmem konfor arıyorsanız. ama 5-10 dakikada bir otobüsü var metronun:) kamilkoç ve ulusoy iyidir ya.
Edit: bir kere ulusoyla gittim.Neoplan otobüs, yanlış hatırlamıyosam akşam 7 otobüsüydü. Yemek servisi vardı. pilav-tavuk falan. :)

tamam çok var da, daha önce gidenlerden tavsiye mahiyetinde benim sorum, düzgün bir firmayla gideyim maksat

google'a varan ankara istanbul, ulusoy ankara istanbul, kamil koc ankara istanbul yaz istersen.

anadolu turizm.
gayet güzel hep tercihimdir.

Kamil koç iyidir hacı. Netten'de rezervasyonu falan var. Benim önerim budur.

kamil koç'un tek kişilik koltuları var, iyidir.

anadolu turizm varken başkasına bakma derim.

ulusoy veya kamilkoçla rahat hat la gidin film izleyerek uyuyarak rahatça.

anadolu tabii ki. keşke adana-ist. çalışsa.

ulusoy ankaradan istanbula yolculuk için iyidir.tek kişilik koltuklar,yemek felan

fahir armaoglu gercekten yazdigi donemi cok iyi anlatmistir. john merriman var yale'de profesor, cok guzel bir kitap yazmis a history of modern europe diye. iki ciltlik edition'i da var, birlestirilmis olani da. norman davies'in da europe: a history kitabi cok guzel. yalniz tabi siyasi tarih denilince genelde 1780 sonrasi anlasilir, bu kitap daha geriden alip getiriyor, istemezseniz basini okumayiverirsiniz. :)

ha bir de eric hobsbawm var, adamin kitaplari turkce'ye de cevrildi, bir kismi iletisim'den bir kismi dost'dan. hem politik, hem diplomatik, hem ekonomik tarihi cok guzel anlatiyor. onun ozellikle "age of x*" serisini mutlaka okumak lazim bence. topu topu dort ince kitap ama harika bir bilgi veriyor. gerci yazar cok yanli ama anliyorsun hangisi kendi fikri, hangisi somut gercek.

*: revolution, capital, empire, extremes

ayrıca oral sander-siyasi tarih I ve II

siyasi tarih hocamın gönderdiği kitap listesini aynen yapıştırıyorum:


ABEL Olivier, ARKAUN Mohammed, MARDİN Şerif, Avrupa’da Etin, Din ve Laiklik, (çev: Sosi Dalanoğlu , Serne Yılmaz ) İst.: Metis Yay. 1995
AKŞİN Sina, Ana Çizgileriyle Türkiye’nin yakın Tarihi 1789-1980 I. Cilt, İst.:Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Temmuz 1997.
AKŞİN Sina, Ana Çizgileriyle Türkiye’nin yakın Tarihi 1789-1980 II. Cilt, İst.:Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Temmuz 1997.
ARMAOĞLU Fahir, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumları Yay.,
ARMAOĞLU Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1980, Cilt 1, Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 1993.
ARMAOĞLU Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1980-1990, Cilt 2,: Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 1994.
ARMAOĞLU Fahir, Filistin Meselesi ve Arap – İsrail Savaşları 1948-1988, Ankara: İş Bankası Kültür Yay., 1994.
ATEŞ Toktamış, Siyasal Tarih, İst.: Der Yay. ,1993.
ATEŞ Toktamış, Türk Devrim Tarihi, İst.: Der Yay. ,1993.
AVCIOĞLU Doğan, Milli Kurtuluş Tarihi 1983’den 1995, I CİLT, İst.: İstanbul Matbaası, 1974.
AVCIOĞLU Doğan, Milli Kurtuluş Tarihi 1983’den 1995, II CİLT, İst.: İstanbul Matbaası, 1974.
AVCIOĞLU Doğan, Milli Kurtuluş Tarihi 1983’den 1995, III CİLT, İst.: İstanbul Matbaası, 1974.
AVCIOĞLU Doğan, Milli Kurtuluş Tarihi 1983’den 1995, IV CİLT, İst.:Tekin Yay., 1974. BENETON Philippe, Toplumsal Sınıflar ( çev.: Hüsnü Dilli ) İst.: İletişim Yay.,....
BERKES Niyazi, 200 Yılıdır Neden Bocalıyoruz –1, İst.: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Eylül 1997.
BERKES Niyazi, 200 Yılıdır Neden Bocalıyoruz –2, İst.: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Eylül 1997.
BERKES Niyazi, Batıcılık, Ulusçuluk ve Toplumsal Devrimler I, İst.: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Kasım 1997.
BERKES Niyazi, Batıcılık, Ulusçuluk ve Toplumsal Devrimler II, İst.: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Kasım 1997.
BRUNHOFF Suzanne De, Devlet ve Sermaye, ( çev.: Kuvvet Lordoğlu ) Ank.: İmge Kitabevi, Ocak1992.
BURNS Edward Mc Nall, Çağdaş Siyasal Düşünceler 1850-1950, (çev.: Alaeddin Şenel), Ank.: Birey Toplum Yay.,1984.
CARR E. Hallett, Tarih Nedir?, İstanbul: İletişim Yayınları, 2006.
CEM İsmail, Geçiş Dönemi Türkiye’si 1981 –1984, İst.: Cem Yay.,1984.
CEM İsmail, Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi, İst.: Cem Yay. 4. Baskı, 1974.
COLLİNGWOOD R. G., Tarih Tasarımı, İstanbul: Ara Yayınları, 1990.
DERİNGİL Selim, Denge Oyunu, Tarih Vakfı Yayınları,
DİLAN Hasan Berke, Atatürk Dönemi Türkiye'nin Dış Politikası (1923-1939), İstanbul : Alfa, 1998.
DURANT Will & Ariel, Tarihten Dersler, ( çev.: Bozkurt Güvenç ) İst.: Cem Yay., 1968.
EFLATUN, Devlet, ( S. Eyüboğlu, A. Cimcoz ), İst: Remzi Yay. 1992
EFLATUN, Poetika ( çev.:İsmail Tunalı ), İst.:Remzi Kitapevi.,1993.
EFLATUN, Sokrates’in Savunması ( çev.:Teoman Aktürel ), İst.:Remzi Kitapevi.,1992.
FUKUYAMA Francis,Tarihin Sonumu, (çev.:Yusuf KAPLAN) Kayseri:Ray Yayıncılık,...
GASSET Y. Ortega, Tarihsel Bunalım ve İnsan, ( çev.: Neyir Gül Işık ),İst.: Metis Yay. 1. Baskı, 1992.
GASSET Y. Ortega, Kütlelerin İsyanı, ( çev.:Nejat Muallimoğlu ),İst.: Bedir Yay. 1. Baskı, 1992
GEORGEON François, Bir İmparatorluğun Ölümü 1908 – 1923, ( çev.: Server Tanilli) Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Ekim 1997.
GERGER Haluk, Soğuk Savaş’tan Yumuşama’ya, Ankara: Işık Yay., 2006.
GÖNLÜBOL Mehmet, Milletlerarası Siyasi Teşkilatlanma, AÜSBF Yayınları, Sevinç Matbaası, Ankara, 1975.
GRAMSCİ Antanio, Modern Prens ( çev.:Pars Esin ) Ank.: Birey ve Toplum Yay. 1. Baskı, 1984.
GUTHRİE W.KC, İlkçağ Felsefe Tarihi, ( çev.:Ahmet Cevizci ) Ank.: Gündoğan Yay.1988.
GÜRÜN Kamuran, Savaşan Dünya ve Türkiye, Bilgi Yayınevi.
HOBSBAWM Eric, Kısa 20. yüzyıl 1914-1991 Aşırılılıklar Çağı, (çev.: Yavuz ALOGAN), İstanbul: Sarmal Yay. Ekim 1996.
HOPKİRK Peter, İstanbul’un Doğusunda Bitmeyen Oyun, İstanbul: Sabah Yay., 1995..
HUGO Victor, Doksanüç İhtilali, (çev.:Burhan Toprak ), İst., MEB Yay. 1994.
JENKİNS Keith, Tarihi Yeniden Düşünmek, ( çev.:Bahadır Sina Şener ), Ank.: ....Yay. 1. Baskı, 1991.
MARDİN Şerif, Türk Modernleşmesi, (der.: Mümtaz’er Türköne / Tuncay Önder ) İst.:, İletişim Yay. 2. B,1992.
MARX Karl, Louis Bonaparte’nin 18. Brumaire’i, ( çev.: Ahmet Acar ) İst.: Yorum Yay. 1993.
MİLİBAND Ralph, Kapitalist Devlet, ( çev.: Osman Akınhay ), İst: Belge Yay.,1989.
MOOERS Colin, Burjuva Avrupa’nın Kuruluşu, ( çev.:Bahadır Sina Şener) Ank.: ost Yay., Şubat 1997
MORE Thomas, Utopia ( çev.: S. Eyuboğlu, V. Günyol ) İst.: Cem Yay. 1997.
ORAN Baskın (Ed.), Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt 1: 1919-1980. İstanbul : İletişim Yayınevi, 2001.
ORAN Baskın (Ed.), Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt 2: 1980-2001. İstanbul : İletişim Yayınevi, 2001.
ORTAYLI İlber, Osmanlı İmparatorlu’nda Alman Nüfusu, İst. İletişim Yay.,1998.
ORWELL George, Bin Dokuzyüz Seksen Dört, ( çev.: Nuran Akgönen ) İst.: Can Yay., 1999.
ÖĞÜN S. Seyfi, Modernleşme Milliyetçilik ve Türkiye, İst.: Bağlam Yay. 1995.
ÖZYÜKSEL Murat, Feodalite ve Osmanlı Toplumu, İst.: Der Yay. 1997.
PARKİNSON C. Northcote, Siyasal Düşüncenin Evrimi (çev.: Mehmet Harmancı), İst., Remzi Yay. 1984.
POLİTZER Georges, Felsefenin Başlangıç İlkeleri, ( çev.: Sevim Belli ) İst. : Sosyal Yay., 1976, 3. B.
POULANTZAS Nicos, Faşizm ve Diktatörlük( çev.: Ahmet İnsel ) İst.: Birikim Yay. 1. Baskı, 1980.
PRİENNE Henri, Ortaçağ Kentleri – kökenleri ve ticaretin canlanması - ( çev. Şadan Karadeniz ) İst.: İletişim Yay.,1994.
RUSSEL Bertrand, Batı Felsefesi Tarihi- antik çağ-, ( çev.: Muammer Sencer ) İst.: Kitaş Yay., 1969.
SANDER Oral, Anka’nın Yükselişi ve Düşüşü – Osmanlı Diplomasi Tarihi, Ank.: İmge Kitapevi, 1. Baskı, 1993.
SANDER Oral, Siyasi Tarih İlk Çağlardan 1918’e, Ankara: İmge Yay., 1994.
SANDER Oral, Türkiye’nin Dış Politikası, Ankara: İmge Yay., 2006.
SARICA Murat, 100 Soruda Siyasi Düşünce Tarihi , İst.:, Gerçek Yay., 7. Baskı 1996.
SARICA Murat, Birinci Dünya Savaşından Sonra Avrupa’da Barışı Kurma ve Sürdürme Çabaları (1919-1929), İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1982
SOYSAL İsmail, Türk Dış Politikası İncelemeleri için Kılavuz 1919-1993, İstanbul : Eren Yayıncılık, 1993.
SÖNMEZOĞLU Faruk (Der), Türk Dış Politikasının Analizi, İstanbul : Der Yayınları, 2001.
ŞEMSUTDİNOV A.,Kurtuluş Savaşı Yıllarında Türkiye – Sovyetler Birliği İlişkileri, ( çev.: A. Hasanoğlu) İst.: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Ağustos 2000.
ŞERİATİ Ali, Yarının Tarihine Bakış, ( çev.: Orhan Behin ), İst.: Akabe Yay.,1988.
TİLLY Charles, Avrupa’da Devrimler, 1492-1992, İstanbul: Afa Yayınları, 1990.
UÇAROL Rifat, Siyasi Tarih 1789-2001 , Der Yayınları.

Oral Sander'le başlamanı öneririm, konudan soğumaman için. Dili çok akıcıdır.

Sen bi ara Sevket Sureyya Aydemir'in Enver Pasa'sini, Tek Adam'ini, Ikinci Adam'ini filan da okusan iyi olur.

iş günü olarak sayıyor olabilirler. dersin üzerinden 7 yıl geçince unutmuşum biraz.

beğenmedim. adam dindar kesime çok uzaktan bakıyor. sanki dindarlar başka bir ülkenin üzerinde belgesel çekilmeye değer yabancı insanları. "dindarları hiç sevmem, onlarla ilgilenmem. ama bakın! kitabımda hiç de aşağılamıyorum onları." diye sözümona lütufta bulunuyor. ayrıca hiç akıcı değil. dili de zorlama. okudukça orhan pamuk u 28 şubat döneminin kibar zorbaları olarak tasavvur ettim.

bu şahsi yorumum.

öncesinde yazarın benim adım kırmızı ve sessiz ev romanları okuduğum ve çok beğendiğim için artık yazarın hiç bir üretimi beni tatmin edemediği için beğenmedim.

okudum. tasvirler yoğun ve iç karartabiliyor. akıcı bi roman sayılmaz.
kötü değil, ama bence çok iyi de değil.
ve evet, bi "benim adım kırmızı" değil

kars'ı merak ettirme kısmına ben de katılıyorum

başka okuyan yok mu :)

berbat hafızalı biri olmama rağmen okuduğum kitaplar çoğu zaman detaylı olarak aklımda kalır. bu roman neredeyse hiç iz bırakmadı. açıkçası kitabın asıl derdinin ne olduğunu bile hatırlamıyorum. hatırladığım; sonunu doğru düzgün bağlayamamış vasat bir kitap.

aynı şeyi çok daha önce okuduğum benim adım kırmızı için söyleyemem mesela ya da kara kitap için, okuması daha zor olsa da güçlü romanlardı bu ikisi.

Masumiyet Müzesi kitabını çok sevmiş biri olarak Kar romanını hiç beğenmedim. Olay kurgusu ve hikayenin akışında ciddi sıkıntılar var. Orhan Pamuk gibi bir yazar için vasat bir roman olmuş.

Tasvirler iyiydi, ortamın ruhunu tatmin edici bir şekilde iletiyordu ama diyalogların yapmacıklığı beni öldürdü. Özellikle kadın karakterlerin NPC gibi konuşmasına dayanamadım. Olay akışı da bildiğin sürreal. Marquez görse bokunu çıkarmışsın derdi. Tabi bir de ister istemez 'meselelere uzaktan ve yüzeyden bakış' gibi bir sorunu var kitabın ve yazarın. İçine girmesi mümkün olmayan ortamları anlatıyor, dindar kesimi, kürtleri anlatıyor. Görebildiği kadarını anlatıyor ama o ortamlarda bulunmuş insanı ikna edici değil aktardıkları. Nişantaşında büyüyen burjuva bir yazar ne kadar yazabilirse o kadar yazmış. Bunlara rağmen okunmayacak kitap değil.

hikayenin kars'la ilgisi yok ama şehirle ilgili betimlemeler birebir anlattığı gibi çünkü bir süre kars'ta kalmıştı orhan pamuk bu romanı yazarken. elbette benim adım kırmızı ile aynı tadı alamazsın ama orhan pamuk tarzını seviyorsan kar'ı da seversin.

dolgu topuk al daha rahattır diyeceğim ama dansetmem lazım diyorsun. bilemedim şimdi.

şöyle bir şey deneyebilirsiniz belki:
www.cheaptoryburchstore.com

tabii bunun önündeki logomsu şey olmayanı :)
sivri topuklu kadar seksi olmayacaktır ama strapless zaten seksi. ayağınız da böyle olsun :P

dolgu topuk çok rahattır ama o elbise ile çok spor durabilir, bilemedim şimdi. ama platform da normal topukluya göre daha rahattır ve çok şık duruyor. senin yerinde olsam 2 ayakkabı türünden de alırım. ilk platformu giyerdim dayanabildiğim yere kadar sonra da ilerleyen saatlerde dolgu topuğa geçerim.

Ablamın düğünü için ben de aynı sıkıntıya düşmüştüm. marks and spencer'den aldığım ayakkabılar çok rahattı. düz ayakkabı giymiş gibi rahattı. tavsiye ederim. ama 10 saat üstü giyersen onlar da rahatsız ediyor.

ayakkabının burun kısmında platform olursa ince topuklu ile dahi çok rahat edersin.

platform ya da dolgu topuk denmiş, doğru denmiş. bir de silikon tabanlıklar var, gratislerde mesela. onlarla destekleyebilirsin ayaklarını. nispeten rahatlatır.

@deneme:
eheh, topuklu ayakkabıya alternatif olabilir diye demiştim :) elbiseyi bilmiyoruz parlak mı mat mı kumaşı. sueti beğenmezse rugan da giyebilir :)

ayrıca çoğu kadın sivri topuklu giyecek; hem şirin ve farklı da olabilir, olmayabilir de :P

hiç behçet hastalığı açısından araştırıldınız mı?

Aft icin demir eksikligi sebep oluyor deniyor

aynı durumda bende de vardı, sürekli diş fırçalamama ve ağız hijyenime çok dikkat etmeme rağmen sürekli çıkardı, bir ay içersinde mutlaka 1 tane çıkardı. yemek mi vitamin mi derken en sonunda kullandığım diş macunundaki
Sodium lauryl sulfate maddesinin aft yaptığını öğrendim ve tecrübe ettim. şuanda sensodyn'in bi diş macununu kullanıyorum içindekiler kısmında bu madde yok, bazı sensodyn diş macunlarında var ama. bunun dışında tüm ipana, signal hepsinde var bu malzeme.
valla yıl oldu neredeyse ağzımda 1 tane aft çıkmadı acayip mutluyum.

böğürtlen ve ahududu reçelini sofranızdan eksik etmeyin. ağız ve diş eti yaraları ile aftlar için etkilidir.

ankarada kursu vardı bu işin. mutlaka istanbulda da vardır.

bi takım kitaplar var, internet var. zamanla olucak iş.

eğer maddi olarak sıkıntın yoksa sömestrde ingiltere ağırlıklı 2-3 haftalık hızlandırılmış hukuk ingilizcesi kursları var onlara gidebilirsin. ya da daha fazla çaba daha uzun zaman ama kendi çabamla halledeyim dersen ingilizce-türkçe türkçe-ingilizce hukuk sözlükleri var. onlardan al, internetten sözleşme metinleri, ya da ab-bm anlaşma metinleri bul. kendi kendine çevirmeye başla. ben öyle yapmıştım ama benim cümle kurulumları ve gramerim tamdı (daha önceden abgs ve bm'de staj yaptığım için uluslararası metinlere de aşinaydım) başladığım zaman yalnızca kelime eksiğim vardı. dolayısıyla temelini halledip sonrasında böyle bir yol da izleyebilirsin.

hah bu arada ben türk ticaret enstitüsünün yayınladığı mustafa ovacık'ın yazdığı sözlüğü kullanmıştım.

hukukingilizcesi.wordpress.com sitesi yardımcı olabilir.

okuduğum yarı akademik bir makalede, türkiye'de depresyonun ve kişiler arası çatışmanın yoğunluğu şuna bağlanmıştı. prenses sendromu diyordu hatırladığım kadarıyla yazar. hepimiz küçükken prens ve prensesmişiz gibi yetiştiriliriz. ve öyle olduğumuza inanırız. ancak gerçek hayatta aynı ortamda birden fazla prens ya da prenses olamayacağı için de çatışmalar ve kendinle yüzleşme/yüzleşememe başlar vs.

soyle bişi vardı, gaus dagılımna gore %60 kadar kişi ortalama vasat vs oluyordu, herkes de kendını %40 lık kesimde addediyordu. oyle bi sanrı.

bitter cikolata nın dediği gibi. azmi varan ın bu konuda kitabı var ilgilenmek istersen.

prensler prensesler ve kurbağalar.

anadolu turizm. şiddetle tavsiye edilir :)

@tok oldugumuz halde yaftalar yiyoruz
malesef o firmanın istediğim gün ve saatte seferi yok. teşekkürler :)

istanbul-ankara yolculuğu yapmadım hiç kendisiyle ama 6 yaşımdan beri her türlü yolculuğumda elimden geldiğince istanbul seyahat'i tercih ediyorum. şu güne kadar en ufak bir terbiyesizlikle, hatayla karşılaşmadım. fiyatı da hiç fena değil bana kalırsa.

şimdi baktım da, bugün 2 otobüs var sanırım, ilkine baktım internetten rezervasyonda bilet 27 lira.

okul dolayısıyla ayda 2 kere gidip geliyorum,hemen her turizmi kullandım diyebilirim.artık hepsi yeni araçlar kullandıklarından sorun olmaz bence.

ben alternatif kısmına el atmak istiyorum.Yüksek hızlı tren bağlantılı tren ile gidiniz.gerçekten zevkli oluyor hele yanınızda birisi de varsa daha da güzel :)
eğer eşyalarınız ağırsa otobüsü kullanın,eskişehirde tren değiştiriyorsunuz çünkü 5 dk engelli yarış pisti gibi oluyor orası :)

kamil koç iyidir.

anadolu turizm diyorum ben de.

kamil'in her yarım saatte bir arabası olur. bayramlarda 10dk'ya iner. nilüfer iyidir. metroya sakın binme. bol çocuklu aileler tercih ediyor ve arabaları çok rahatsız.

içindeki anarşist gerçek bir anarşistse hacizden dahi korkmayıp ödemez o borcu. aksi halde içinde anarşist değil fırsatçı var demektir.
ama içindeki anarşist korkmasın, haciz öyle hemen gelmez. önce ödeme emri, sonra icra taibi başlar. o arada zaten içindeki anarşist kuzu kuzu ödeyecek o borcu. çevremde böyle 20'ye yakın anarşist gördüm. hepsi ilk ödeme emri ile birlikte örnek vatandaşa dönüştü.

içindeki anarşistin devletten para alırken nasıl zoruna gitmediyse öderken de zoruna gitmemesi gerek. nitekim tıpış tıpış ödeyeceksin. ödemezsen kan alırlar. sonra yine ödersin.

Devlet kavramı olan, devletten yardım isteyen anarşist... Bakunin görse yere kapaklanıp ağlardı.

Evine haciz gelen gördüm ama yakın zamanda değil; 90'ların ortasında. Zaten iş o raddeye uzanınca ödeniyor borç bir şekilde.

çekmeseydin o zaman kredi geri ödemek zoruna gidiyorsa? haciz denildiği gibi hemen gelmiyor, fakat geliyor sürecin sonunda. öte yandan o süreç yaklaşmadan paşa paşa ödeyeceğin için bu miktarı sorun yok.

anarşiste bak hele devletin parasını çatır çatır yer. ondan sonra da içimdeki anarşist ödeme diyor der.

sana şöyle söyliyim eğer bu borcu ödemezsen ne hayatın boyunca bir bankadan kredi alabilirsin ne de rahat rahat yurtdışına çıkabilirsin. devletin borcunu ödememenin yan etkileri çoktur. içindeki anarşist bu yan etkileri göze alıyorsa yap bakalım.

1)İçimdeki anarşist tabii ki gerçek değil, köylü kurnazı anarşisti.
2)Eğitim devletin asli görevlerinden biri. Bunu bile parayla yapacaksa, o parayı geri ödememeye çalışmak gayet dogru gorunuyor gozume,
3)Bakunin abime selamlar,
4)@madyp Keşke kredi çekmek zorunda olmayaydım ama bizim zamanımızda kredi çekmeyen aç kalıyordu. Hem KDV ödüyorum, ÖTV ödüyorum, Gelir vergisi ödüyorum daha birsürü para ödüyorum. Bütün bunların yanında kredi borcumu faiziyle (yaklasık %60) odemek zoruma gidiyor. Haciz maciz gelmeyeceğini bilsem yine ödemem.

bir hocamız derdi ki; devlet ne veriyorsa al, ne istiyorsa verme.

söz konusu hocamıza haciz gittiyse ne yapmıştır ben de bilemiyorum.

eğitim devletin asli görevi olabilir ama var olan sistemde devlet parayı vergi yoluyla bireylerden alıp dağıtır. sen etrafındaki bireylerden borç aldın ve bunu ödemek istemiyorsun. devlet dediğin uzaydan gelip konmuş bir organ değil.

işte bu tarz bir ahlaksızlık yüzünden sistemi değiştiremiyoruz. böyle tipler de kalkmış ben anarşistim diyor. yo dostum sen en ahlaksız kapitalistten bile daha kapitalistsin. aklın sadece hırsızlığa çalışıyor.

www.ensonhaber.com

www.haber50.com

www.beyazgazete.com

www.focushaber.com

www.internethaber.com

siyaset.milliyet.com.tr

Buralardan bakabilirsiniz.

kırmızı yuvarlak içinde ne var onu anlamadım aslında.

taş olması lazım

Bengi Yıldız, Batman’da nevruz kutlamalarından sonra çıkan olaylarda güvenlik güçlerine taş atmıştı.O kırmızı yuvarlak da o dönemden.

Elindeki taş filan gibi sanki, ama tam anlaşılmıyor.

BDP milletvekili Bengi Yıldız, ailesi ile tatil yapınca necip Türk basınımız, bu haberi "polise taş atan vekil tatilde" gibi başlıklarla verdi.
Olay budur.

@ben bizzat kendim ailesi ile mi ?

Bengi Yıldız'ın eşinin verdiği demeçler var.(gerçi ona da verdiği iddia edilen der şimdi kimileri)

buyrun : haber.mynet.com

Eşinin aşk kaçamağını gazeteden öğrenen İlknur Yıldız, sessizliğini bozdu. Çocuklarının başında olduğunu ve ne yapacağını bilmediğini söyleyen Yıldız, eşinin Bodrum'da, üstelik bir kadınla birlikte tatil yaptığından haberi olmadığnı söyledi. Eşinin birlikte göründüğü kadını "aile dostum" diye tanıttığını da sözlerine ekleyen Yıldız, "Ben kadını tanımıyorum" dedi.

Özel hayatı beni ilgilendirmez, herkes plaja gider.Olayı necip Türk basınına da yıkmaya gerek yok.

bir milletvekilinin lüks teknelerde kaçamak yapması her daim büyük haberdir. basının türklüğüyle necipliğiyle ilgisi yoktur. zamanında kamer genç'in çiçekleri daha büyük yankı uyandırmıştı. bir insanın hem ezilenlerin sesiyim demesi hem de lüks yatlarda sefa sürmesi "bana göre" çelişkidir.

www.hurriyet.com.tr

www.hurriyet.com.tr

Bengi Yıldız olayı tartışmasız haberdir

- Bir milletvekili Bodrum’da “biralama” yaparken yakalanırsa... Bu en hafifinden bir magazin haberidir.
- O milletvekili Kürt sorunu konusunda şahinse... Bu magazini bile aşan bir haber haline gelir.
- O milletvekilinin eşi, “Yanındaki kadını tanımıyorum, kocamdan hesap soracağım” diyorsa... İçinde skandal da barındıran dört dörtlük bir haberdir.
- O milletvekili, “Haksızlığa uğradık” diye bırakın Ankara’ya gitmeyi Diyarbakır’dan bile çıkmayan bir partinin üyesiyse... Süper katmerli bir haberdir.
- O milletvekili, durumu açıklamaya çalıştıkça batıyorsa... Haber oğlu haberdir.
* * *
Yani demem o ki...
Hiç kimse “Ne yani Kürtler denize girmesin mi?” tarzında mugalâta yapmasın.
Takvim gazetesi, son tahlilde gayet güzel bir habercilik yapmıştır.
Kısacası...
Benim Bengi Yıldız’a duyduğum şefkat, yapılan haberciliğin kadrini kıymetini bilmeme engel değil.

çok koyu kahve

balık yağı. 1 haftada olur mu bilmem de... faydasını görürsün mutlaka.

arı sütü.

kahve ticari yalandır.
balık en güzel çözüm.
b vitamini ilaç olur sana.

Pharmaton capcules.Hemen değil 3 hafta sonra,düşüncelerini bir arada tutmaya başlarsın.

Ama depresyona girmene sebep olabileceğini düşündüğün bir sorunla karşılaştıysan ve konsantrasyon sorunun,bu durum sonrası ortaya çıktıysa iyi bir doktorla görüşmek çok iyi gelebilir.Doktor önemli ama mal olmamalı.

(bkz: arcalion)

ginko biloba
zenegade
ginseng

kesinlikle omega 3 hapı al eczanelerde var. en ucuzundan al çeşit çeşit var.
1 hafta içinde benim dikkatimi epey arttırdı yaklaşık 3 haftadır kullanıyorum daha da bırakmam.

saç kremi?

sprey şeklinde durulanmayan saç kremlerini öneririm.

zeytinyağı kürü yapabilirsiniz. (zeytinyağını kafaya sür, yarım saat bekle, durula, limon suyuyla yıka, 3-4 kere şampunla formülü)

arkadaşlar bende biliyorum saç kremi olduğunu da,ben sizden marka,ürün tavsiyesi istemiştim.

birisi soyle bir baslik acmis:

(bkz: kadınlarda orospuluk switch'i doğuştan on geliyor)

kim bilir? rekabet ve haset duygulari belki de.

bir dönem erkek yoğun bir ortamda bulunduğum için fikrim erkeklerin bu eylemleri çok daha fazla gerçekleştirdiğidir. davranışları hoşa gitmeyen bir erkeğin ne ibneliği kalır, ne karı kılıklısı, ne yavşaklığı, ne şerefsizliği vs. ama sorduğum zaman cevap "ama şunun tipine bak allaşkına" olurdu.

olayın özünün şuradan geldiğini düşünüyorum,kadınlar genellikle toplumda ikinci şahıs olduğu yani hep erkeklerin gölgesinde kaldığı için (yanlış anlaşılmasın amacım "ezilmiş kadın" edebiyatı yapmak değil ama maalesef böyle)yetişme tarzından dolayı bir özgüven sorunu var.Nitekim çoğunun kendilerini geliştirmemeleri her şeyi erkeklerden beklemeleri aile baskısı vs bunları doğuruyor.Yani demem o ki kadın bu sefer özgüven eksikliğinin verdiği kıskançlıkla başkalarına saldırıyor veya direkt kıskanıyor aşağı çekmeye çalışıyor karşındakini.
Kendimden örnek vermek gerekirse, arkadaşımla bir gün ortak bir arkadaşım hakkında konuşuyoruz adı ayşe olsun.Ben diyorum ki ayşe'nin hareketleri şöyle şöyle çok rahatsız oluyorum mesafe koymayı düşünüyorum ,karşımdaki de bana katılarak " aa evet kesinlikle haklısın ben de aynı şekilde düşünüyorum ama öyle yapma bırak çevrende kalsın " diyor.la bu kız belli ki karakterini, arkadaş çevresinin genişliğine ters orantılı olarak geliştiriyor.Kaç defa gördüm kendi yakın arkadaşının yanında suratına söylemeyip bana neler neler! anlatıp iki dk sonra canım cicim olan kızlar.Bunlar herkes beni sevsin egom şişsin mantığında insanlar ki özgüven eksikliğinden geliyor bu bence. Önüne gelince kendini sevdiren, hatta kendinden ödün verip, karşındaki için birçok şey yapıp arkasından tonla küfür saydıranı gördüm.İki yüzlülükten başka bir şey değil.Neyse çok uzun oldu erkekleri bilmiyorum,onlardan da vardır ama kızların çoğunlukta olduğunu düşünüyorum.

şöyle bir laf söylemişti bir arkadaş zamanında.

erkekler birbirlerinin yüzüne küfreder ama kastetmezler
kadınlar birbirlerinin yüzüne iltifat ederler ama kastetmezler.

erkek yoğun ortam nasıl oluyor, inşaatlarda şantiyelerde mi? Normalde manastırlarda mı yaşıyorsunuz?

kadın yoğun iş yeri nasıl oluyorsa erkek yoğun işyeri de öyle oluyor. misal şu anda da bir kadın arkadaşım 15 erkek ve 2 kadının olduğu bir şirkette çalışıyor. dolayısıyla askerlikle ilgili tüm geyiklere hakim ve diğer erkek muhabbetlerine de. ve o da aynı durumla karşılaştığını söylüyor.

@ernest everhard calistigi ortam erkek yogunluklu bir ortamdir.

kadınları anlamaya çalışmayın.

Bunun tek nedeni turkiye ve turkiyedeki insanlardır. Turkiye cok gelismis bir ulke olmadigi icin (bazi yerlerde) kadına cok deger verilmiyor. Kadinda bu ezilmislikle kiskanclik yapiyor, bence.

bence kadın erkek farketmiyor. iki cins de yapıyor bunu. bence seksistsiniz.

www.hacettepe.com.tr

bir arkadaşım hacettepede ağrı kesici alerjisi testi yaptırdı daha geçen hafta. ilgili bölümleri çok kapsamlıymış.

en az 20 bin lirayı gözden çıkarmak gerekiyor, düğün-nişan masrafları hariç. çok lükse kaçmayıp orta karar bir ev düzecekseniz çok önceden araştırmaya başlamak ve bol bol gezmek lazım. ucuzmuş dediğiniz bir halıyı başka yerde çok komik fiyatlara da bulabiliyorsunuz.

15-20bin arası.

1 yıllık evli birisi olarak 15 binin yeterli olacağı hatta fazla geleceğini bile söyleyebilirim.

12-15 bin arası bir meblağa çıkarsın rahatlıkla aşırıya kaçmazsan

mobilyalar, beyaz eşya, küçük ev aletleri, halılar, perdeler, mutfak eşyaları vs. vs. derken 20 bin TL yi bulman hiçte zor olmayacak.

evet belli ki 15-20 bin arası seyredecek masraflar. peki bir şey daha sorayım o zaman;

masraflar için kredi çekip mağazalardan peşin parayı bastırıp almak mı daha mantıklı yoksa mağazalardan taksitle alıp bankayla uğraşmamak mı?

kredi faizleri çok yükseldi bu aralar, o nedenle ahım şahım bi karın olmaz ama yinede mantıklı bir olay. bazı bankaların evlilik kredileri var onlardan kullanabilirsin, yüklü alışverişlerde peşine sağlam indirim alabilirsin.

peşin fiyatına indirim apan yerlerden alışveriş yaparsan veya iyi pazarlık yapıp peşin fiyatına anlaşıp taksit yaptırırsan kredi çekme hiç.

ortalama üzeri bir eve 45bin tl yatırdık. beli büken temel kalemler perde, yemek odası ve çatal bıçak-yemek takımları. hiç beklemediğiniz şeyler son dakikada çıkıyor, misal olarak biz yemek odası, ayakkabılık ve gömme dolabı aynı kişiye yaptırdık ( dilerseniz adres verebilirim) 7.5 gibi tuttu. bu tip uzun vadeli kullanılacak ürünlerde ikea da 200 tl filan diye girmeyin derim.

eğer katalog fiyat uygulamayan yerlerden alışveriş yapacaksanız direk peşin para çok kapı açıyor.

nereden gidiyorsun ankara'ya?

bu kısım mühim.

adanadan

okuduğun okul ve yaşayacağın mekan da önemli. cebeci kampüsünde şortla gezmen tepki çekmez ama kimi okulların kimi kampüsünde şort, küpe, uzun saç tepki çeker.

şortla gezme donarsın. yaz okulu olmadığı sürece bek şort havası olmaz. yani olur da, hava bi anda dönüverir kalakalırsın sen de öyle. bi bakmışsın güneş kızartıyor, bi bakmışsın dolu yolları kapamış...

www.videojug.com

sorunuzu geniş anlamıyla alıyorum ve makarna salatası diyor, canımın çekmesiyle infilak ediyorum.

knorr'un salata sosları var. sadece kıvırcık doğrasan ve üzerine döksen bile muhteşem oluyor. ama sezar olan değil diğeri. sirke filan seversen kesin seversin bunu da.

önce salatalık doğranır ardından fırına armut atılır. pişen armut tavada kavurduğunuz patlıcanla harmanlanır. diğer tavada pişirdiğiniz yumurtayı kaşarla birlikte karıştırdıktan sonra. düdüklü tenceredeki kuru fasulye çıkarılır. onu lahmacununn arasına koyduktan sonra salatanız hazır. ton balığı da ekleyebilirsiniz.

haa patlıcan salatası da kolay ve güzel bir yemek olur. fırında közlemeye üşenirseniz hazır közlenmişleri satılıyor.

1) kıvırcık, kırmızı lahana, roka, yeşil soğan

kırmızı lahana ince doğranıp biraz tuz ve limonla ovularak sudan geçirildikten sonra diğer malzeme doğranır ve karıştırılır. tuz, limon ve mümkünse sızma zeytinyağı eklenip tekrar karıştırılır.

2) iyi domates, yeşil biber, salatalık, kuru soğan

kuru soğan ince doğranıp biraz tuzla ovulup sudan geçirilir. biber ve soyulan diğer malzeme de doğranır. yarım domates de rendelenerek iyice karıştırılır. tuz, limon ve mümkünse zeytinyağı konularak tekrar karıştırılır. (o rende domates sosa güzel bi kıvam verir.)

bir aşerme durumu ise ben de geçen hafta aynı dertten muzdariptim.
aseriyorum.net'e bakın ya da tansaşlarda ayva reçeli var, onla kendinizi dizginleyin.

aserme durumu degil ama mutlaka bulmamiz lazim. yeni dogum yapan annenin memesindeki yaralar icin cekirdegi kullanilacak. kremler bir ise yaramadi. ayva cekirdegi bir gecede iyilestiriyormus.

aseriyorum.net'ten sipariş verebilirsiniz yine de.

aseriyorum da kalmamis : (

bıldıgım taksımde nevızadede meshur bır manav var. o her mevsım aşerenler ıcın bellı bır mıktar meyve depoluyor. istanbulda yakınınıza var ıse belkı ugrasabılır

bahçeye baktım da şimdi, ayvalar henüz çok küçükler çekirdeklerinden fayda gelmez gibi. aktarlara falan baktınız mı? belki ayva çekirdeği satılıyordur :/

aktarlarda falan yok malesef. birilerinin bahcesinden minikde olsa bir kac tane bulduk ama cekirdeklerinden bir fayda gelir mi gorcez bakalim. su ithal satilanlardan bulabilseydik iyi olacakti..

hamilelere ve hamile kalacaklara notum olsun mevsiminde ayva cekirdeklerini saklayip buzluga atin. cekirdekleri az miktar suda kaynatinca jole kivamina geliyormus, meme ucundaki catlak ve yaralari hizla iyilestiriyormus.

İyi kilo vermişin vala . Yaşı bilmiyom ama karın çalışman lazım sanırım. Karın kası yapmadan ( ki zahmetli bi iştir ) gitmez o göbek.

dürüstlüğüne güvendiğiniz kişilerin fikrini alın, onlar da göbeğiniz var diyorsa spor yapın. ne göbeği saçmalama diyorlarsa anorekslerde sık rastlanan kendini asla yeterince zayıf görememe durumuna düşmemek için kendinizle barışın.

18 yaşındayım. Mekik çalışıyorum zaten :)

@bitter cikolata ailem cevrem hepsi ne göbeği bi siktir git diyor ancak göbeğim var yahu

(bkz: p90x)

bu konunun uzmanı değilim ancak zayıf olmayı takıntı haline getirenlerin bir süre sonra kendilerini hiç bir zaman istedikleri zayıflıkta görmedikleri konusunda çeşitli kereler makale okudum, haber izledim vs. Yine sen bilirsin ama vücudunla barış derim. Ha göbeğin varsa ve veremiyorsan bu da senin vücut yapındandır belki de. Ben de 160 boya 39 kiloyken bile oturdğumda göbeğim katlanıyordu, ayaktayken içe göçmüş bir yapım olmasına rağmen.

Kadin misin erkek mi?

göbeğiniz olduğunu zannetmiyorum.sanırım epey yağdan ve kastan vermişsiniz kardiyo ile.fakat bölgesel hareketler yapmadığınız için deri kasa yapışamamış.2 günde bi düzenli mekik hareketi yaparsanız,ideal kilonuzu korur ve bol su içerseniz birşeyiniz kalmaz.mekik hareketlerini ise crunch veya diğer kombinasyonlardan oluşturun.tam mekik çekmeyiniz.

@durdenist erkek
@tommy216 söylediklerini uygulamaya çalışacağım:)

dik durun, kambur durmayın

göbekte yağ kalmamıştır herhalde ama o bölgedeki deri sarkmıştır hızlı kilo verince. onu toplamanın yolu da gene aynı bölgeyi kasla donatıp şişirip deriyi gergin hale getirmen. mekiğe devam yani.

bence zayıfsın biraz kilo almalısın

Panpa 60 kilo olup da gobegin varsa muhtemelen ince kemikli ve kassız bi insansin. Genelde yag agirlikli bi bedenin var. Spora devam et. Kas yapinca ayni kiloda fit ve gobeksoz gozukursun.

maalesef haksızlık olur. bunu uzman öğretmenlik adı altında denemeye çalıştılar. ama haklı olarak danıştay'dan döndü. çünkü çalışan öğretmenle çalışmayan öğretmeni ayırt edemiyordu. mesela ben çok çalışan öğrencilere bir şeyler vermeye çalışan öğretmenim, sense bilgileri müthiş ayrıca mevzuat da bilen bir öğretmensin. sen sınavdan yüksek alıyorsun ben düşük alıyorum. ama öğrenciler benim dersimde daha iştahlı daha gaza geliyorlar. öteki öğretmen de bir şey anlamıyorlar. doçent prof ve öğretim görevlilerinin lisede ve ortaokulda tutunamamalarının sebebi bu.

çok iyi düşünmüşsünüz.

maaş ayarlaması nasıl olur bilemem de, bence sınav olabilir. müfettiş denetimleri gayet yetersizdi son bıraktığımda.

ama sadece branşa yönelik, bilgi ölçen sınavlar yeterli olamaz. davranış, pedagojik yaklaşım konusunda da daha iyi eğitilmeli ve denetlenmeliler bence. özellikle ilköğretimde çok önemli bu. öğrenciye salt bilgi yükleyemezsin sonuçta. öyle olsa kitaplar ne güne duruyor...

Ben destekliyorum bu projeyi, zamanında benim de düşündüğüm bir şeydi. Yani sınavdaki sonuçlara göre derece durdurma-yavaşlatma falan veya ödül olarak maaş zammı falan olabilir. Yoksa direk maaş azaltma bence biraz haksızca olur, zaten fazla maaş almıyorlar. Ama muhtemelen böyle bir sistem için henüz erken, MEBden bir geri dönüş alacağınızı sanmam.

sınavdan ziyade sınıflara ses kayıt eden kameralar koyulsun. 7/24 olmasa da random kayıt edilsin. sonra bu kayıtlar periyodik olarak veliler veya müfettişlerce incelensin. bilhassa devlet okullarında bir sürü problemli insan var. hani sokakta görsen adam yerine koymayacağın türden. ama bişekilde öğretmen olmuş. tr'de velilik anlayışı, beslenme çantasını doldurup yolcu etmekten ibaret olduğu için çocukların bu rahatsızlara emanet edilmesi çok büyük bir sorun.

sanırım bi kaç sene içersinde öğretmenlere ve memurlara yönelik böyle performans sınavları yapılması planlanıyordu. tv'de görmüştüm..

sadece öğretmenlerin değil tüm kamu ajanlarının yani kamu görevlilerinin böyle bir performans ölçümüne girmesi gerektiğini düşünüyorum. örneğin 5 yılda bir. hasbelkader atanan bir insanın bir ömür boyu kendini geliştirme gayreti gösterip göstermeyeceğinin bir garantisi yok şu anki sistemde. lise dönemimde almanca derslerimizde hocamızın hem kişisel hem branş yetersizliği sebebiyle felsefe/din kültürü karışımı sohbetler gerçekleştirdiğimiz için onca saat almanca görmeme rağmen ich bin kalıbının ötesine geçemedim. ancak bahsi geçen kişi halen almanca öğretmeni. diğer devlet memurlarının hali de ortada.
Ha, genelleme yapmıyorum, belirteyim.

hali hazırda eğitim bilimlerinde okuyan ve yeni göreve başlamış öğretmenler tecrübe olarak eksik olsalar da psikoloji bilgisi bakımından gayet donanımlılar. bi beş on seneye nesil el değiştirince kalite de otomatik olarak artacaktır buna eminim. artık sistem eskisi gibi değil. ha arada yine çıkar psikolojik sorunlular, onlarla da kişisel olarak başetmenin yöntemini kendin bulacaksın. ilçe, o olmazsa il milli eğitim müdürlüklerine gider, şikayette bulunursun. ancak şu durumda önerini gereksiz buluyorum hatta hayata geçerse; öğretmen olmak için kendini yırtmış birinin psikolojisini daha da bozmaktan başka yararı olmaz bence. çünkü dediğin tarzdaki sınavlar alan bilgisini ölçmekten öteye gidemez. ama öğretmenlik alan bilgisinden ibaret değildir biliyorsun. adam zaten az para alıyorum, başlarım öğrencisine de psikolojisine de, benim psikolojim ne olacak der yani.

Doçentlik sınavlarının bile saçma uygulanabildiği bir yerde bu sınavın saçma sapan uygulanacağından şüphem yok.

Mutlaka İkea'ya gidip bakmanızı tavsiye ederim...

Ikea'ya geliniz =)

siteler eşrafını ziyaret ediniz.

Ikea'nın mobilyaları çok dandik değil mi yahu?

kaliteli istiyorsanız siteler tek seçeneğinz. ancak karacakayalar üzerindeki dükkanlar yerine ara sokakları, arka sokakları gezin. biz yatak odası takımımızı karacakayaların bir arkasındaki dükkandan aynı marka ve pufuyla aynalı dolabı hediye olmak üzere 1500 tl ucuza almıştık. adama bu durumun sebebini sorunca "karacakayalarda aylık 10000 lira kira verir ben yıllık 10 bin lira veriyorum" demişti.

Selam konuyu hortlatarak sormak istiyorum. Mağaza tavsiyesi verebilecek olan var mı?

diş hekimi kesin çözüm de biraz sakız çiğnesen. oynaya oynaya şıkıştığı yerden kurtulabilir.

diş doktoruna gidin bence.

önce birde şunu deneyin; ipin sıkıştığı iki dişiniz arasını tırnakla açmaya çalışırmış gibi yapıp tanzıkli su deneyebilirsiniz. Gecenin bir yarısı aynı derde maruz kaldığımda duşun başlığını çıkarıp elime ağzını sıkıştırmak suretiyle yapmıştım bunu çıkmıştı da. baktınız olmuor go tu tı daktır :) geçmiş olsun.

@horace wells; e ben insan değilim o zaman zira bildiğin yaptım yani :) öyle ala bir kanırtmadan dişlerin arasından yol geçecek boşluğu yapmak değil bahsettiğim hafif bir baskı

çıkartma denemeleri sırasında dişiniz biraz zarar görmüş zaten. dişiniz daha fazla örselenmeden, diş etleri zarar görmeden dişçiye gidin bence. hekimler örselenmiş dişler için ayrıca laflar hazırlıyorlar zira. :)

göseldeki değil de daha düzgün bir diş ipiyle deneyebilirsin. oral-b nin incecik çok sağlam diş ipleri var.

ipin açıkta kalan bir parçası varsa cımbızla tutup çekmeyi deneyin.

geçmiş olsun. bu görsele koydugun dişipinden arıyorum ben hepsiburada'da bulamadım. nerde vardır?..

marketlerde oluyor 1-2 lira da fiyatı var.

entropik'in dediği oral b ince diş ipinden aldım yedi buçuk liraya. evet dişimin arasına girdi, temizledi ama o da geri çıkmadı. çıkarırken lif lif olup bu sefer o kaldı. neyse ki tekrar sokup onu da temizleyebildim.

kesinlikle sakız.

okuldan okula değişebilir. istatistik dersi vardı bizim zamanımızda, az biraz matematik isterdi. Bir iktisat var tabi. ama onun matematiğini anlarsınız.

matematik bilgim çarpım tablosundan ibaret, onu bile doğru düzgün yaptığım söylenemez.

istatistik varsa çuvallayabilirsiniz o zaman. çünkü integral falan kullanılıyor diye biliyorum. ama yaparsınız bir şekilde. 1-2 ders yüzünden koskoca bölümü çope atmazsınız.

benm kardeşm okuyo, hiç öyle süper zor matematikten falan bahsetmedi. daha çok koreler neden savaşmış, barıştırsak ya kardeş kardeşe küser mi şeklinde sanırım dersleri.

ege üniversitesinin derslerine buradan bakabilirsin. dersin içerikleri de var.

www.erasmus.ege.edu.tr

macro-micro ekonomi diyebilirim matematik için. o da sayılmaz bile.

ya okul yurt dışında da, ekonomi adı altında macroeconomics diyor.
makro ekonomi ne ki?

makro'da matematik yok da mikro'da matematik olabiliyor yani, biz curve'lü falan almıştık, türev integral vs.

micro da var evet...

yıldız teknik siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler okuyan birisi olarak gönül rahatlığıyla mat2 matematiği hakimiyetine gerek yok mat1 bilgisi yeterli matematikle ilgili olan dersler istatistik ama mat1 problemleri kıvamında makro iktisat temel iktisat grafikleri ve değişkenleri arz, talep, verimlilik eğrileri vs tarzında olur rahatça gönül rahatlığıyla oku bu saydıklarım çevremde okuyan tüm uluslararası ilişkiler okuyan insanlar için 3 aşşağı 5 yukarı aynı çoğu üni den de tanıdığım var.
özet: sıkma canını her türlü üstesinden gelirsin düşük seviye matematik bilgisiyle de olsa

www.ntvmsnbc.com

kısacası : komple baskı

peki bu seçme işlemi nasıl olacak benim asıl sorum bu?

yanlış bilmiyorsam bir tercihte bulunmayanlar standart filtrelemeye geçmiş oluyor. ancak standart filtrelemede bile bir dolu yasaklı site olacak.

"...Üstelik yasaklı site olmadığı belirtilen ‘standart paket’le bile bu mümkün olmayacak.

Filtreyi aşmak ya da aşmaya çalışmak suç sayılacak. Ayrıca internet servis sağlayıcıları filtrelerin aşılmasını engellemekle sorumlu tutuluyor, aksi halde onlara da ağır para cezaları öngörülüyor..."

diyor yazıda

Canlıydı diye hatırlıyorum. Hatta sahnede sadece x kadar kişi bulunabilir diye bir kural vardı da elindeki ziller ondandı diye saçma ama emin olamadığım bir bilgi kalmış aklımda.

canlı

melemennn.. mmm.. içine patates de katın. süper olur.

tost makinesinde tavuk. ciddiyim.

benim evde yapılabilen kolay yemek tarifim su, (benim damak tadımdır en iyisi oldugunu iddia etmiyorum)
- barilla peynirli tortellini
- barilla pesto sos
- opsiyonel: parmesan (tortellini peynirli oldugundan ekstra peynir biraz "ekstra" olabilir

hazır sadece ıstılması gereken tavuk yada köfte kolay ve doyurucu

pilav yapabilirsin o tavukların yanına. pilav zor bir yemek değil.

sulu bişiler düşünüyorum aslında artık hazır ve katı yemeklerden tiksiniyorum desem yeridir.

çorba? Fırt diye olur, ayrıca şu salçalı yemekler de hep aynı modda pişiriliyor diye biliyorum, soğan kavur ,salça koy, sebzeyi koy falan.

hacı bende yalnızım aylardır. ramazan gelınce dahada kotu oluyor ha. dürümcuden soylucez yıne nabalım =)

Malzemeler:
1 kutu bezelye, bir patates, bir havuç, 1 kuru soğan, yağ, salça

Yapılışı:
Tencereye yağı koy, soğanları doğra ve kavur. Patates ve havucu doğra kavurmaya devam et. Bir kaç dakika sonra yarım yemek kaşığı salça ekle biraz daha kavur. Bir miktar su ekle (3-4 su bardağı) tuz vs. at ve kaynamaya bırak orta ateşte. Patates ve havuçlar yumuşayınca suyunu süzdüğün bezelyeleri at içine, 5 dk daha kaynasın. Afiyet olsun...

Yanınada pilav ve yoğurt. (pilav yapmayı bilmiyorsan onuda yazayım)

taze fasülye mevsime çok uygun.
500gr. taze fasulye
1 orta boy tatlı soğan
2 adet olgun domates
1 tatlı kaşığı tozşeker
Yarım su bardağı sıvıyağı
1–1,5 su bardağı sıcak su
tuz

Fasulyeler ayıklanır, yıkanır isteğe göre boyuna ikiye bölünür. Soğan ve domates kabukları soyularak yemeklik doğranır. Soğan tencereye alınır. Tuz, şeker ve zeytinyağı ilave edilerek pembeleşene kadar kavrulur. Fasulyeler eklenerek 5–10 dk. Fasulyelerin rengi değişene kadar kavrulmaya devam edilir. Domatesler ve sıcak su eklenerek ağır ateşte, yaklaşık 20 dakika fasulyeler yumuşayana ve suyunu çekene kadar pişirilir. ılık ya da soğuk olarak servis yapın.

çorba?

((bu kısım isteğe bağlıdır. 2 küçük biberi ve iki diş sarımsağı minik minik doğrayın, az yağda kavurun, üzerine aşağıdaki sırayla malzemeleri ekleyin.))

asıl kısım burası:

2 domatesi rendeleyin tencereye koyun,
2 kaşık salça,5-6 su bardağı su koyun
1 çay bardağı şehriye atın içine bırakın kaynasın şehriyeler yumuşayana kadar (eğer sıcak su koyarak yaparsanız ortalama 15 dakika sonra çorbanız hazır olur, hazırlamak için de 5 dakika en fazla 20 dakika sürer servise hazır hale gelmesi. üzerine maydanoz doğrayıp servis yapın.)

1 ortaboy soğan alın, 2 de kabak.
minik minik doğrayın (5 dakika sürer), tencerede zeytin yağında kavurun (5 dakika)içine 1 tatlı kaşığı salça koyun.
sıcak su ekleyin ara sıra (ama az az ekleyin. yemek yanmasın, çorba gibi de olmasın neredeyse susuz bir yemek olacak)yoğurt eşliğinde afiyetle tüketin !

knorr çabuk çorba yap. üstündeki tarif gibi değil de farklı yapıyorum ben. soğuk suyla karıştırıp 2-3 dk ocakta kaynatıyorum. gerçek çorba gibi oluyor.

hazır et dönerler var, pakette satılan. ondan alırsın, yanına da 15-20 dakikada pilav pişirirsin. pilav üstü döner. yanına da salata söğüş. 20 dakikada bekar iftar menüsü hazırlamak. başlığı bile açılır bak ahah.

kavun karpuz bişeler de alırsın. negzel oldu.

günler uzuyo ondan.

günlerin uzaması ile alakası yok. sizin bahsettiğiniz fecr vakti namaz vakitleri olan takvimde güneş yazan bölümdür. oruç imsak vaktinden itibaren başlar.

Az önce bir ilahiyatçı hava karanlıkken değil aydınlık başlayınca oruç başlar, kararınca biter gibi bişeyler dedi. Şu anda yanlışmış vs. Bilemedim.

@baldur: günlerin uzaması ile alakası yok evet.

@aspo: imsak vakti ne zaman başlar, imsak vakti diye bir vakit var diyelim, nerden anlıcaz başladığını?

@bitter cikolata: evet, ayetle sabit ki fecr-i sadıkla başlar da, millet gecenin ortasında niye imsak diye bir vakit uydurmuş, hadi uydurmuş da bunu neye göre yapmış onu anlamadım.

kaç aylık? 5 aylık civarında tuvaletini belli bir yere yapmayı öğreniyor, öğrenince evde serbest dolaşmasına izin verebilirsiniz. daha küçükse ya da sürekli serbest dolaşmasın diyorsanız da içinde rahatça uzanabileceği büyüklükte ve altında ızgarası olan boyasız, telden bir kafeste besleyebilirsiniz AMA günde en az 4 saat dolaşması, egzersiz yapması şartıyla. ızgaranın üzerine de kuru ot, gazete vs. koyun ki ayaklarının altı yara olmasın.

mama olarak hazır mamalar var pelet dedikleri, bunlar sıkıştırılmış ot, tohum, sebze içeren mamalar oluyor. orta büyüklükte bir tavşan günde iki avuç yiyor bunlardan, eğer 8 aylıktan küçükse istediği kadar yiyebilir. ben vitakraft'ın mamasını (menu+thymian) beğeniyorum, diğerleri iki günde kurtlandı. mamanın yanında kuru ot da verin, hatta her zaman kafesinde olsun - maması yokken de ondan yiyebilsin. sindirim sistemleri döngü şeklinde çalıştığı için midenin sürekli hareket etmesi lazım, bu yüzden azar azar ve sık yiyorlar, sık sık da tuvaletlerini yapıyorlar. ayrıca 3 aylıktan büyükse yavaş yavaş sebzeye alıştırabilirsiniz: semizotu, ıspanak, maydonoz, fesleğen, marul, çeşitli yeşil salatalar, az havuç yiyebilir. meyve vermeyin dedi veteriner bana ama çok nadiren minik bir parça muz, çilek, elma, karpuz ya da kayısı yediği oldu benimkinin. çok sulu meyve-sebzeleri fazla yememesi gerekiyor, ishal çok ciddi bir sorun tavşanlarda. eğer hiç yemediği bir sebzeyi yedirecekseniz azar azar vererek alıştırın, her gün farklı çeşitlerden vermeye çalışın ki vitamin ihtiyacı dengeli biçimde karşılansın.

içme suyu her zaman bir kapta bulunsun, benimki yaz aylarında acayip su içer oldu.

tavşanı yıkamanıza kesinlikle gerek yok, çok temiz hayvanlar ve her gün saatlerce kendilerini temizliyorlar.

çok gürültülü ortamda bulunmasın, aniden korktuklarında kalp krizi geçirip ölebiliyorlar bile... genellikle uyumak için karanlık, serin ortamları seviyorlar. bir de bu çok önemli, tavşanlar sıcağa dayanamıyorlar, soğuk pek koymuyor ama sıcaktan öldükleri oluyor.

evde dikkat etmeniz gereken, ortalıkta tatlı yiyecek bırakmayın (özellikle çikolata kokusunu aldı mı yerinde duramıyor mesela, ama asla yememesi lazım). dolap kapılarını kapalı tutun, hele yavruysa kıyafetleri, çantaları acımadan kemiriyor. ayrıca ortalıkta önemli belge, kitap gibi kağıttan şeyler bırakmayın, iki saniyede cırrrrrt diye kenarından ısırıp yırtabiliyor. bir de kablolar var, o biraz duruma bağlı. benimki mesela yolunu kapatan, yatmak istediği yeri kaplayan kabloları hiç acımadan kemiriyor, ama ortalıkta öylece duran kabloya dokunmuyor. siz yine de mümkün olduğunca yerde kablo bırakmayın, duvara falan tutturun..

bir de tuvalet konusu geldi aklıma, kafesini ya da tuvaletini yapacağı kabı sadece sirke ile ovun. tavşan sidiğini ancak sirke çözüyor, sabun kullanacaksanız da mutlaka çok çok iyi durulayın, tavşanın derisi çok hassas oluyor. bir de altını temizlemeyi ertelemeyin, kakası kokmaz ama sidiği acayip keskin kokuyor ve özellikle kafeste kalıyorsa sürekli sidik koklayarak solunum yolunu yakabiliyor tavşan.

aklıma gelenler bunlar, daha sorarsanız da söylerim

tavşan evde beslenmez. en azından bahçe lazım. büyüyünce çok fena sıçmaya başlarlar hem de bildiğimiz tavşan boku şeklinde değil bildiğin hayvan gibi.
ayrıca toprakta olunca sürekli kazarlar. evde kazılacak bi yer olmadığı için hayvan için çok iyi olmayabilir.

balkonda beslerdim ben, balkon yıkamaktan helak olmuştum. çok pis kokarlar ve çok sıçarlar.

leblebi de yer benimki

site bahçesi var büyük sayılır. olur mu take me rufee?
@calincia 1,5 aylık daha.

bir de ne kadar olur bunların ortalama ömürleri? bir de dişi bulursam devamlı ürüyorlar galiba di mi?

1.5 aylık mı? bayağı küçükmüş, o zaman 3 aylık olana kadar kuru mama ve ottan başka hiçbişey vermeyin yiyecek olarak.. evet dişi bulursanız boş durmuyorlar : /

cinsine göre değişiyor ömürleri, safkan cüce tavşanlar ortalama 5, hollanda lop/mini lop tavşanlar 8 civarı yaşıyor. iyi bakarsanız ortalamanın üzerine çıkar tabii..

olur mu bilemem. ama tavşan kedi köpek evcil bi hayvan değildir, toprağa ihtiyaç duyar. göz önüne bulundurmak lazım.

ofiste gelir gider kontrolu falan yaparsin herhalde. housekeeper olacak halin yok.

dilin varsa resepsiyonda bile durabilirsin. illa okulunla ilgili iş yapman gerekmiyor turizm sektöründe. alanyada yazları öğrenciler ayakta tutar otelleri. garsonluktan housekeeperlığıa kadar her işi yaparlar.

ogrenci degilim de bitti okul. sanırım bi sekilde eger aracı olunursa yer bulunur.

muhasebede iyi iş yaparsın bence sen :)

finans, maliyet muhasebesi, verimlilik analizi falan olabilir.

rengarenk bir dünya haritası ve her ırktan renkten çocuklar, mavi yeşil fon :)

kelebek çiz

özgürlük çiz. kuşlar olsun.
pencere çiz. açık olsun ama.

ne olacağını bilemiyorum ama şu türden üç boyutlu resimler çocukların ilgisini çekecektir gibi geliyor bana. hem de mekanı farklı bir şekilde tasarlamış olursunuz.

bunu çiz:

6b.img.v4.skyrock.net

:D

şaka şaka, bunlardan birini çiz:

goo.gl

okyanus teması süper olabilir. her türden deniz canlısı, ahtapot balıklar vs.

kediye su veren cocuk icin +1, kedili kopekli kuslu hayvanlardan korkmayin temali bir seyler olsa da annelerinin bilinc altina isledigi hayvanlar pistir dusuncesi silinse.

bunu çiz:

1.bp.blogspot.com

tamam şakaydı.

bence en çok bunu sevecekler. biraz yenilikçi olmak lazım. her okulda şirinler, sevgi pıtırcığı disney karakterleri, ağzı yüzü yamuk çakmaktaşlar... ögggh. emin ol hepsi bayıla bayıla bunu izliyor:

www.ben10-oyunlari.net

sadece çizgi film karakteri ya da çocukları eğlendirecek resimler yerine, aynı zamanda onlara zihinsel gelişimlerinde de yardımcı olacak şeyler çizmelisin bence. o çocuklar renkleri, sayıları, hayvanları, şekilleri vs daha yeni öğrenecektir. o yüzden örneğin bir orman çizebilirsin. içinde 5 tane mavi kuş, 3 tane sarı aslan, 10 tane yeşil ağaç, 7 tane pembe kelebek vs olabilir. böylece senin çizdiğin resim üzerinden ders de işlerler ve yaptığın çalışma sadece bir dekorasyon olmaktan çıkar, ders materyaline dönüşür (: ve tabii bunu yaparken, gerçeğinden daha sevimli çizimler kullanırsan çocukların daha da hoşuna gider.

Hayır lütfen ben10 çizme, en azından anaokulu duvarlarımız masum kalmaya devam etsin. arkadaşlarımın çocukları sağolsun ben10den nefret eder oldum. bardak peçeteye herşey ben10li olur mu yaaa.

ben10 çiz. yenilikten korkma. bırak çocuklar karar versin ne sevdiklerine. hala 1960 lardan kalma çizgi film karakterlerini sevmek zorunda değiller. biraz empati kurmak lazım çocuklarla. ben çocuklarla çok iyi anlaşıyorum. o yüzden yakından biliyorum ne sevdiklerini.

yaee ben sevmiyorum arkadaşımın çocukları beni kızdırdı, lütfaan çızmeeeeee! diyenlere bakma. çocuklar çok mutlu olacak güven bana.

arkadaşlar teşekkürler, anaokulu sahibinin de isteğiyle aşağıdaki resimde karar kıldık, ancak daha boş duvarlar var, onları doldururken önerilerinizin hepsini dikkate alacaım;

www.resimle.net

ormanın çocuğu? 2.bp.blogspot.com

yine disney karakterleri kazandı.

ben daha dün internet adreslerinde müşteri temsilcisine mail attım, konuşma alışkanlıklarıma en uygun tarife konusunda beni bilgilendirir misiniz diye. bu sabah aradılar, yeni bir tarife belirledik. yaklaşık 30 lira daha az fatura ödeyeceğim artık. aynı yöntemi deneyebilirsiniz.

gençtarifeliler için 5000 her yöne mesaj + 100 mb internet 12 lira.

yapman gereken 2 şey var.
1.si ne işinde çalışırsan mutlu olursun? bunu belirlemek.
2.si ingilizceni iyi düzeye getirmek.

bunları yaptıktan sonra, işe girmeyi hedefle. işe gir. sonra sınavları ve prosedürlerini araştır. sınavlara çalışırken bir yandan da çalış. boş oturma. çünkü ne kadar iş tecrübesi o kadar maaş demek.

tavsiyem yine de kpss'ye girmeniz yönünde. en azından elinizde bulunsun. 2 yıl geçerliliği var.

banka müfettişliklerini deneyebilirsiniz. en kastıranı ve sağlam para vereni işbankasıdır. kendinizi onun sınavı ile ya da hakkım yanmasın derseniz başka bir müfettişlik sınavı ile deneyebilirsiniz. sonra ne aşamada olduğunuzu görüp ona göre eksik yönlerinizi toparlamaya çalışabilirsiniz.

bir firma ile bağlantınız yokken spk temel lisanslamanın anlamı ne olur ben de çözemedim.

bağımsız denetim firmaları iyidir hoştur ama çok çalıştırırlar adamı. sözlükte ilgili başlıkları okuyun. gerektiğinde mesaj atıp yazarlara sorun bence.

dün de yazdım ama memnun olmamışsın biraz daha birşeyler yazayım en iyisi :)

şimdi öncelikle denetim firmasına girmek için sınav, sertifika vs.'ye gerek yok. genellikle iyi okulların iibf öğrencilerini alırlar. toefl ile belgelenmiş ingilizce de büyük bir artı olacaktır. okulunuzu bilmiyorum, ankara veya istanbul'un iyi okullarının birinden mezun değilseniz ingilizcenizi geliştirmeniz çok önemli. Bilgi olarak da hiçbir şey aramıyorlar, zaten sizin hiçbir şey bilmediğinizi varsayarak başlatıyorlar ve sıkı eğitimler veriyorlar.

ek olarak spk lisansı denetim firmalarında işe yaramaz fakat aracı kurumlarda genellikle iş başvurularında bu lisansları isterler. Çoğu ilanda "spk lisansı olmayanlar değerlendirilmeye alınmayacaktır" ibaresini görürsünüz.

Banka müfettişlikleri ve kpss a grubu için gerçekten çok çalışmanız lazım. Buna ek olarak torpil de tabii ki önemli bir mesele ama torpil yok diye de kpss'den vazgeçmeyin. sonuçta herkes torpille girmiyor, torpille giren çok var tabii ki ama torpilsiz de iyi işlere giren arkadaşlarım var. ha bir de bazı kamu kurumları var ki oralarda gerçekten torpilsiz girene rastlamadım. Mesela TBMM uzman yrd.'lığı için sadece bakan torpili olması yetmiyor, protokolde üst sıralarda olan bir bakan olması gerekiyor. Böyle yerleri düşünmezseniz kamuda da çalışabilirsiniz. Daha fazla sorunuz olursa mesaj atarsınız :)

abi ne yapıcam ne edicem bilmiyorum ya beynim allak bullak. hani kariyer imkanı olan mutlu da olabileceğim bir iş bulsam giricem, çabalarım ederim. zaten btün hayatım boyunca çabaladım bi kere bile şans yanımda olmadı. gene çabalarım.

ama ne yapıcam onu bilmiyorum ki. denetim firmalarında çalışırım. gerekirse 1 sene bi kuruş para almadan staj da yaparım mezun olana kadar. ama alınır mıyım edilir miyim bilmiyorum. yabancı dilimin yetersiz olduğuna eminim. hani altyazısız falan dizi izlerim genelde ama ingilizce o değil işte. biliyorum. toefl kursuna falan mı yazılsam diye düşünüyorum.

kısaca napacağımı bilemiyorum. sayısal muhabbetler hoşuma gider, iktisata hastayımdır bayılırım özel ilgim vardır ama kendimi ne tarafa çeksem bilmiyorum. anasını satayım.

markayı değiştirmesini iste. ben 10 yıldır kullanıyorum hiç yırtılma yapışma sorunu olmadı.

Goz kurulugu falan varsa sizde.... Gozunuze solusyon dokun, ya da doktordan goz kurulugu icin damla isteyin... Gozler islak olunca rahat cikar. Hic olmadi lensleri cikarmadan once aglayin biraz. :)

lensleri her gece uyumadan oonce mutlaka cikarin, lenslerle dusa girmeyin, havuza denize girmeyin. eger gozunuzdeyken islaniyorsa o yuzden olabilir. bide lens solusyonunuzu degistirin, optic free iyidir

kesinlikle gözünüze solisyon dökmeyin! klimalı ortamlarda bulunuyorsanız yapışabilir.

ben yillardir gozlerim kurudugunda gozume solusyon dokuyorum, hatta doktor da dokuyor. bir zararini gormedim. dokun. (2000den beri falan lens kullaniyorum)

edit: yararli oldugunu soylemedim ki ama sonucta zarari olmamasi ve o anki lensi goze yapisma durumunu kurtarmasi yeterli. hatta doktorun bile bunu tavsiye ediyor olmasi bence yeterli. damla surekli kullanilmasi gereken bisi, o anda lensten gozunuzu kurtarmaya calisiyorsaniz solusyon da gayet yerinde bir cozum ve tekrar ediyorum, bir zarari yok.

lens kutularının üzerinde bile yazar göze dökülmemesi gerektiği.zarar vermemiş olması yararlı olduğunu göstermez, göz kuruluğu için gayet uygun fiyata damlalar var zaten.

"Şu numaradan tehdit mesajları alıyorum" ayağına soruşturma açtırsan Turkcell isim soyadını "sike sike" verir gibi geliyor. Ama tehdit falan yok gerçi, bir de biraz uzun sürebilir bu.

nişanlından mesaj at tamam buluşalım diye. sen git adamla buluşmaya sonra silahını almadan. sonra da öldüresiye döversin zaten.

tehdit olmasına gerek yok ki, taciz yüzünden savcılığa giderseniz savcılık bu işi bağlar.

ben olsaydım...
nişanlını ikna eder ona mesajla geri dönerdim. ama biraz tenha ya da yalnız olabileceği türden bir yere. sonra gayet tek gitmez çevremde 10 tane teçhizatlı arkadaşımla gizlenirdim adam göründüğünde de adamı alır paketler bir yere götürür gereği neyse artık yapardım sonra da yaşayacaksa eğer salardım çayıra. şikayet etse ne yazar ispatlayamaz hiçbir şey olmaz. nasıl ki polis ona bir şey yapamaz, buna da bir şey yapamaz.
çok mu pis olasım tuttu ne..

oruç la bu olayı nasıl bağladın bilmiyorum ama avukat bir arkadaşından yardım almanı tavsiye ederim.

veya gözünü kararttıysan bir turkcell bayi bul, görevli kişi kız olamasın, erkek olsun, bayanlar bu konularda çok korkaklar, adamın eline 200 tl sıkıştır, şu numaranın bilgilerini ver bana koçum de, adresini vs al, gerisi size kalmış. kötü bişey yapma sakın. günah benden gitti.

adam muhtemelen evlidir, yakin eşi dostu akrabasi vardir. onlara söyleyin durumu, adami afişe edin. mesajlari gösterin. sizin yapamadiginizi onlar yapar. en büyük dayanagi o serefsiz tacizcilerin, yapilanlarin cogu zaman etrafa pek duyurulmuyor olmasi. ulasabildiginiz kadar yakinina ulasip durumdan haberdar edin, onlara söyleyin dikkatli olsun elimden bri kaza cikacak diye.

Kıskanç erkeklikle falan alakası yok, tehdit yaratacak düzeyde takip etmiş adam. 7-8 sonra kızın iş yerine oturduğu yere kadar bilen bi adam yani.

Diğer yandan 2-3 sene önce herifin biri nişanlına mesaj atıyor ve sen 2-3 sene önceki olay için o numarayı arayıp mı mevzu çıkarıyorsun? Eğer öyleyse fena saçmalamışsın.

mantıktan uzaklaşmayın lütfen. gidin başvurun savcılığa.

aklınızdaki fikirlerin sonuçlarına dair düşündünüz mü doğru düzgün? hastalıklı ve acınası bir adama had bildirmek için nişanlınızdan ayrı kalma, cezaevine girme riski mi alacaksınız?

ihtiyacınız olan tek şey, bu konularda tecrübesi olan, akıl danışılacak bir avukat. bir de arada poligona gidip stres atmanızda fayda var.

sinirlenmekte gayet haklısın fakat kendin bulaşma, savcılığa gidin.

adamaın psikopat olduğunu siz söylemişsiniz öyle dövmek falan işe yaramaz sonra size ya da nişanlınıza birşey yapmayacağı ne malum? bence telefonlarınızı açmıyorsa düzgünce ve uzunca bir mesaj yazın işte nişanlıyız evlenicez uzatma adam ol manasında ama güzel bir dille he yok hala devam ederse savcılığa gidin.

@roket adam: birkaç saat önce msj attı diyor arkadaş sorusunda.

bu arada bir ekleme yapacağım;

bence bu adam aile kurmuş veya ailesi ile yaşayan bir adam olmayabilir. dahası, psikolojik bozukluğu olduğunu düşünüyorum. normal bir insan birkaç yıl bir kıza bu kadar saplantılı telefon sapıklığı yapmaz. onu geçtim o kız beni seviyor tarzı kendi kendine saçmalayan bir kişilik kendisi. adamı kokutup çıkıp gidersen daha da sayko ya bağlayabilir. bir yerden silah veya bıçak bulup senin peşine düşebilir çünkü dediğim gibi normal değil.

işi polis ile ortaklaşa götürebilirisn belki. nasıl yapacağını bilmiyorum ama...

burada savcılık bir durum yok. bir kişinin ne iş yaptığı google'dan isim yazarak falan da öğrenilebilir zaten. yaptığı işi öğrenebilmiş olması onun ağır sapık olduğu anlamına gelmez.
bir de "o kızın gönlü bende, seni sevmiyor." diye mesaj atmış. ağır sapık olsa cinsel içerikli şeyler yazardı. bence sıkıntıdan evde oturup google araştırması yapmış sadece.
şu aşamada telefon numarasını değiştirin yeter.
eğer gerçekten tehlikeli biriyse yeni numarayı bulacak, karşısına çıkacak ya da mesaj atıp küfür falan edecektir. o zaman elinize savcılığa başvurup da sonuç almak için malzeme çıkar. yoksa bu şekilde zor.

ayrıca kimseye küfür dolu mesaj atıp da eline delil vermeyin. suçsuzken suçlu duruma düşmeyin. yapmayın öyle şeyler.

Teşekkürler yorumlar için. Pazartesi savcılığa her türlü gideceğim zaten belki bir şeyler çıkar, da umudum az. Denildiği gibi tehdit yok bir şey yok. Adamın kaç sene önce attığı mesajlar da durmuyor haliyle.

Nişanlımdan mesaj atmayı önceden denemiştik zaten. Tepki bile vermiyor adam farkında her şeyin. Ruh hastası işte.

Oruçla bu olayı bağlamadım, örnek sadece. Kolluk kuvvetlerine kızgınlığım, dine bağlamayın konuyu.

Kıskanç olduğum doğru ama bu konunun pek kıskançlıkla alakası yok. Kızın sürekli yanında olmam mümkün değil, ya bir gün karşısına çıkarsa diye korkuyorum evini biliyor sonuçta.

Adamın muhtemelen bir hayatı var evet, şu konuyu açtığımdan beri arıyorum. Sürekli meşgule veriyor, telefonunu kapatıyor sonra tekrar açıyor ve gene meşgule verip duruyor. 1 kez açtı telefonu onda da ses çıkarmadan 2.30 dakika boyunca adama hakaret etmemi dinledi (kesinlikle küfür kullanmadım). O yüzden, aynı numarayı taciz edicem. Belki o beni savcılığa verir de karşı karşıya geliriz belki.

@roket, abi niye 2-3 sene önceki numarayı arayayım tam oku istersen.

Evet, mesaj atmıyorum bilerek zaten. Eline koz vermiyim şimdi durduk yere.

nişanlın telefon numarasını değiştirsin

numarayı burada deşifre et, her gören 1-2 defa arasa herif yaşadığı yeri bile değiştirmek zorunda kalır.

malesef sizin kızgınlıkla yaptığınız her şey şu anda suç teşkil ediyor. karşınızdaki sizle uğraşmak isterse sizden önce o sizi savcılığa verir, bu numara beni rahatsız ediyor diye.
tavsiyem nişanlınız numarasını değiştirsin. eğer yeni numarayı da bulursa gelen mesajları ve aramaları silmeden savcılığa başvurun. ama bu süre zarfında karşı tarafı aramayın, tehdit etmeyin, mesaj atmayın.

Nişanlın mesaj atsın , tamam buluşalım diye. Daha sonra gitmesin haliyle. Sonra sen git adamı takip et. Nerde oturur , ne iş yapar zamanla öğren. Gerisini sonra düşünürsün. Aman o gün girişeyim deme ama.

(bkz: Anladın sen onu)

kimi diziler tekrar tekrar izlenir. misal evde doğum beklediğim bu süreçte nip/tuck ı tekrar izlemeye karar verdim, ilk bölümden itibaren.

bence asıl diziler tekrar izlenir. yemek sırasında friends, seinfeld, it's always sunny, coupling açıp izliyorum bir bölüm. çünkü bu tür dizilerde olaylar değil genelde aradaki muhabbetler ön planda. o yüzden sonradan izlendiğinde çok keyifli oluyor.

standart dvd riplerimi tek tek siliyorum, 720p ve 1080p lik tekrar izlenebilirliği olan filmleri tutuyorum.

dizilerden de belli başlılarını tutuyorum, spartacus serisi, game of thrones, bsg,sga,sgu,everybody loves raymond, married with children, coupling gibi dizileri silmeye kıyamıyorum.

lostu son bölümünü izlediğim gibi sildim, tscc,prison break, heroes'u da uçurttum.

arşiv mi kaldı ya. eskidendi o. izleyip siliyorum. arada kaliteli ve kült filmleri tutabiliyorum tabi.

95c
9-10 tb civarı.

Eskiden internet boşa akmasıncılardandım ben de. Şu an çok nadir bir şey indiririm. İndirdiğimde de Dvd'ye falan atarım. Günün birinde adam gibi internete sahip olursam ancak yapabilirim izleyip silme işini. Tekrar izleme olayına giriyorum.

aynı filmlerin mkv olanlarını silerdim.1080p , 720p ve dvdrip filmlerin aynılarını arşivlemenin bir espirisi yok bence.epey bir yer açar sana

@ruhadam
tam anlayamadım, her filmden zaten bir tane var 720p olarak.

@kıvanc mesela avatar filmini düşün
aynı filmin 720p 1080p ve dvdrip'i varsa bunların 1080 ve 720 lik olanlarını silerdim.bunu ifade etmeye calıştim

aylardan kasıt kaç ay? çünkü hatırladığım kadarıyla sağlık raporu 6 ay süreyle geçerli oluyordu. tabi bu benim hatırladığım. benim de ehliyeti alalı aylar oluyor yanlış hatırlıyor olabilirim. ve sabıka kaydı da belli bir süre sonra yenilenmeliydi diye hatırlıyorum yine.

ben ehliyeti almadım dahi. kursta duruyor evraklar. sınavları geçtim. iş almaya kaldı. geçenlerde gidip sordum, 1 yıl vaktin var dedi. ben de senin gibi 6 ay geçerlilik süresi fln yüzünden evrak geçersiz olur diye düşünmüştüm.

8 ay oldu.

sadece sabıka kaydı. bi de evlenip soy ad değiştiyse onunla ilgili evrak.

ben tam 10. ayda almıştım sadece adli sicili yeniledim.

1 yılı geçerse sınavı da yenilemeniz gerekiyor dikkat.
fazla uzatmadan almakta fayda var.

ben bir sene dolmasına yakın almıştım. sabıka kaydı ile sağlık raporunu yeniden istemişlerdi

sene 2004

terbiyesizce bir yol...

hacı kapı bu kadar yakınken neden yolları ızleyıp uzatıyorsunkı. madem bu noktaya geldı. ararsın hedıyelerımı gerı ıstıyorum dersın. amaç bellı ıstek bellı. temiz iş yap

yol izlersen sıçarsın. arayıp söyle tabi

Ara söyle, küfrederek geri iade etsin, ezik durumuna düş. Borç değil, harç değil hediye.

Aldatmışsa "vizite ücretin olsun" de, ya duvarda patlatır, ya kendi ayağıyla getirir.

@kimlanbu +1

kapısına dayanıp iste. ske ske verecek ciddi ol çekingen durma. kararlı dur sinirli dur.

'hediye'nin anlamını biliyor musun?

www.youtube.com

Aldığın hediyeler cok pahalıysa ya da senin işine yarayacak bir durumdaysa aç telefon ya da yüzyüze konuşarak iste.Ama kız vermek istemiyorsa nasıl alacaksın ki zorla? "Kıza pahalı hediyeler alırken ayrılacağını hiç düşünmedin mi ?" vermek istemiyorsa unut takma kafaya..

orospu kaltak fahise falan havalarda ucusuyor ama ne kadar kizgin olursaniz olun neticede bir zaman birlikte gecirmissiniz, o zamanlar karsiligini veriyormus ki hediyeler almissiniz. bu kizginlikla geriye alsaniz alsaniz babayi alirsiniz gibi geliyor, ben kizin yerinde olsam vermem de bu kadar laftan sonra.

kendini kandirma, hediyeleri mi gercekten istiyorsun, yoksa onun kotu hissetmesini, aci cekmesini mi? birincisi ise ara soyle. ama hediye bu yani... biraz ayip olmuyor mu?

madem nişanlanma kıvamına gelmişsiniz yerin belli kardeşim aile mahkemesi, karşılıklı evlilik vaadi oluşmuşsa nişanlanmış sayılırsınız hukuken ve nişanlanma sonucunda tüm hediyelerin iade edilme zorunluluğu vardır.

tüm derken maddi bakımdan iadesi mümkün, mektup şu bu olmayacak, kıymetli sayılabilecek şeyler işte. seve seve vermezse zorla verir.

ben eski sevgilinin yerinde olsam inadına atardım tüm hediyeleri çöpe. hediyenin geri istendiğini de ilk kez duydum. nişan bohçası bile geri istenmiyor artık.

ah ah yazık yurdum insanın düştüğü şu hale. bir hediye alayım var yok paramla o hanım olmadı ondan alayım bu hanıma vereyim olmadı satar yerim diye düşünüyorsaaaann... çok beklersin ben olsam geri vermezdim.

o ne yaa açlıktan ölsem isteyemem isteyen olursada o adamın üstüne kusarım tiksinççç

bırakmakla iyi yapmış senin gibi adamı.

yenir.
dolapta kalmasa bile yenir.
soğukta yenir açsan.

hem de omnomnom diye. tavada da ısıtılabilir. mikrodalgada aniden çok ısınıp sonra bi anda kuruma durumu olabiliyo.

yenir

mikrodalga kaskatı yapıyor. tavsiye etmem. tavada ısıtmanı ya da soğuk yemeni öneririm.

soğuk ye soğuk.

Mikrodalgada yüksek ayarda ısıtırsanız taş gibi olur, düşük ayarda biraz daha uzun süreli ısıtırsanız yumuşacık olur ilk günkü gibi.

kendi taktigimi söyleyeyim.
tabağa koy dibine az biraz su ama tabanını tamamen ıslatacak kadar mikrodalgada düşük ayarda ayarla pişir normal gelmiş gibi oluyor. bir sonrakiler için tavsiye derin dondurucu varsa derin dondurucuya at. pişirmeyi gene düşük ayarda.

soğuk da yenir ısıtarak da ama dünyanın en güzel kahvaltılıklarından biridir o soğuk pizza

öğrenciysen ye.

hiçbirşey

genç nüfusumuz denebilir. ama eğitimsiz genç nüfus artık ab'yi de korkutuyor. son günlerde de medeniyetlerin birlikteliği vs denmeye başladı.

genç nüfus dedikleri ucuz iş gücü aslında.
Göçmen politikaları vs. patlamış durumda. Avrupa giderek yaşlanıyor. Bu adamların çöplerini kim toplayacak, yollarını kim yapacak, evlerini kim temizleyecek?
tabii ki biz.
"size hizmet için geliyoruz" diyebilirsin mesela (:

70'li yıllarda Almanların Türklere neden kapılarını ardına kadar açtığını biraz araştırırsanız, sorunuzun cevabını tam olmasa da alırsınız.

ancak avrupa'da yükselen islam düşmanlığı/korkusunu da unutmamak lazım. eğitimsiz genç nüfus artık çok da aradıkları birşey değil. almanya'da türkler tarafından işlenen töre cinayetlerindeki artış sonucunda almanya belirli seviyede almanca bilmeyi zorunlu kılmıştı/kılacaktı. ki bence de doğru bir tutumdu. ancak kültürler arası diyalogun tam sağlanaması iki tarafın da hatasıydı.

değil

dogru kisi ile evet :)
daha 2 aylik evliyim gerci :/

zaman zaman evet, zaman zaman hayır.

çok.

harikulade

bir süre sonra sıkıyor mu la? hep aynı kadın falan sabah akşam?

evet. kavga etmek bile eğlenceli.
(make up sex)

ailelerden uzakta yuva kurulursa eğlenceli aynı şehirde değil

bi süre sonra daha eğlenceli hale geliyor bence. eşinize aşıksanız öyle eşten sıkılma falan hikaye kavga bile bir zevk gerçekten. ama evlilik kurumunun kendisi sıkıntı doğuruyor bazen. aynı ev, aynı bütçe, aynı hayat. bu dengeler oturuncaya kadar geriyor sanırım.

bazen evet bazen değil :) ama ben iyi ki evlenmişim diyenlerdenim.

yikiliyo.

(tek sozcukle, ehehe)

Evli degilim ama uzaktan bakinca her gece yatakta seni bekleyen bi kadinin olmasi guzel. Diger yandan her gun ayni yemegi yiye yiye sıkıldıktan sonrasi dusundurucu. O yuzden karakter olarak mukemmel bi uyumu yakaladigin kisiyle evlenmek lazim gibi geliyor. Bu uyum yakalanirsa eglenceli olabilir.

lunapark değil ki bu birader . ne demek eğlenceli mi .cins misin nesin . peki ben sana sorayım , askerlik eğlenceli mi ?

@düzeysiz, kadın olduğum için bilemeyeceğim. ayrıca eğlenceli olan tek şey lunapark değildir diye düşünüyorum.

evet hemen her zaman öyle... (taraflarda eğlenme kapasitesi olacak, aileleri filan eğlenceyi bozmayacak kafada olacak)

evliliğin kötü olduğuna inanmıyorum, ama bir kayınvalide var.

yapılan son araştırmalara göre çiftlerin ettiği kavgaların yüzde 85'i, erkeğin ailesi çiftin en çok 30km yakınındaysa gerçekleşiyor.

hiç bir işe yaramaz. en güzel batiktir. bağlayıp düğümleyin, batikleyin.

ikea çocuk bölümünde satılan keçeli kalemler yıkanınca çıkmaz diyordu ama 5 6 ana renk var. siyah ya da kahverengi gibi düz bişeyse işe yarayabilir.
not: kalemleri kumaş üzerinde denemedim:)

tam cebin üstüne geldi acaba oraya bi arma gibi bişi bulsam garip dururmu?

sürülebilen kumaş boyaları oluyor onlardan sadece o bölgeye sürülebilir kanımca

keçeli kalem +1
kimse gözlerini dikip cebine bakmazsa anlamaz zaten ton farkını fln
yıkayınca çıkması da sorun değil, boyaman 4 sn sürer tekrar
uğraşma armayla fln

bence kalem ya da kumaş boyasını deneyin olmadı ondan sonra kapatırsınız, ama armadan sonra geri dönüş zor olur.

şortla uyumlu bir iki renkli düğme dikin lekenin üzerine. süs gibi durur.

Biraz kimyasal bir biçimde açıklayayım. Çamaşır suyu aslında leke yapmaz. Çamaşır suyu, renkli kıyafetinizdeki rengi (boyar maddeyi) bozar, parçalar ve sonuç olarak renksizleştirir. Bu nedenle, klasik anlamda "leke" gibi "çıkabilen" bir şey değildir. Yukarıdaki tavsiyeler gibi orayı tekrar boyamanız gerekir.

evet.

ben yıllarca bütün tt faturalarımı kredi kartı ile ödedim.

aralık gibi açıklanıyo ocakta almaya başlıyosun diye biliyorum ben. çıkınca öğrenim kredisi için noterde senet imzalıyorsun. aylık 240 tl aldık. 260 tl olur diye umuyoruz.

katkı kredisi harç zamanı belli olur. eğer çıkmışsa harcınız düşer (sanırım ffarklı miktarlarda çıkabiliyor). söylendiği kadarını ödersiniz, eğer notere gidip imza atmazsanız bahar harcına eklenir düşürülen miktar. sonraki senelerin harçları normal miktarında olur.

2008'den 2010'a kadar 20 tl artırıyorlardı,2010 da 40 tl artırıp 240 tl yapmışlardı.seçim filan dalgasına büyük olasılıkla.katkı kredisinin çıkıp çıkmadığı harç yatırırken belli olur,öğrenim kredisi daha sonra belli olur.

çok çok çok zor durumda değilseniz kyk'ya hiç bulaşmayın derim. sonrasında çatır çatır misliyle geri ödemek çok koyuyor ve maddi olarak zorluyor.

hayatının buyuk hatalarından birini yapmıssın tebrık edıyorum kenks

bugünkü aklım olsa sadece bursa başvurur, kredi almazdım. iki ayda bir 800 800 ödüyorum şimdi

Ben hamile olsam ve canım bir şey çekse anında telefona sarılıp eşimi arardım :)

(Ev veya iş telefonuna sarılırdım tabii, cep telefonuna değil, hamileyken cep telefonu kullanmayın.)

Nar reçeli için internetten satış yapan www.yoreseltatlarimiz.com adresini buldum. Güvenir misiniz bilmem. Reçelin markasını arattım, Ankara'da da satış yeri varmış: dogbes.com

Afiyet olsun :)

@boo; bu mevsimde nar bulsam güllaç yapıcam zaten:))

@cosmic; teşekkürler, bir denerim başka yol bulamazsam.

en güvenli yol : 1 kilo şekere 1 su bardağı su katıp 15-20 dakika kaynatın, ayıkladığınız 1 kilo narı ekleyerek 20-25 dakika daha kaynatın, 1 adet limonun suyunu ekleyere 2-3 dakika daha kaynatın. sonra tencereyi ateşten alıp reçelinizi bir kaba koyarak dolapta bekletin. afiyet olsun :)

hepsi burada'da var ama tedarik edip göndermeleri bi hayli zaman alır (git: www.hepsiburada.com büyük marketlere yollarsanız bence bulabilir. real,m'si bol olan bir migros'a gönderirseniz onlar genelde rafları doldurmak için çeşidi bol tutuyorlar.en olmadı toptancıların olduğu gimat var ama orada aramak bu sıcakta çekilir şey değil.

www.aseriyorum.net :)

www.yenigungida.com.tr

sayfanın en altında nar reçeli var. antalya'dan gelen bir tanıdığınız varsa otogardaki satış ofisinden alıp gelebilir ya da alıp size yollayabilir.

olmazsa iletişim formu aracığıyla irtibata geçmeyi deneyin.